-
1 ders almak
а) учи́ться; брать уро́киб) извлека́ть уро́к, учи́ться уму́-ра́зуму; брать приме́р -
2 ders almak
v. learn a lesson, take lessons from smb., hold up as an example -
3 ders almak
to take lessons from -
4 özel ders almak
v. tutor -
5 ders
ders Lektion f, Stunde f; (Haus)Aufgabe f; fig Lektion f, Beispiel n; meist pl Unterricht m;ders gereçleri Unterrichtsmaterial n;ders kitabı Schulbuch n;ders vermek Unterricht erteilen; fig eine Lektion erteilen;derse kaldırmak die Lektion abfragen;din dersi Religionsunterricht m -
6 ders
ле́кция (ж) уро́к (м)* * *уро́кders[e] çalışmak — гото́вить уро́ки
derse kaldırmak — спра́шивать уро́к, заста́вить отвеча́ть уро́к
ders kitabı — уче́бник
ders yılı — уче́бный год
meslek dersleri — заня́тия / уро́ки по специа́льности
••- bu dersi kimden aldın?
- ders olmak
- ders vermek -
7 ders
"1. lesson, class; course. 2. warning, example, lesson. - almak /dan/ 1. to take lessons (from). 2. to learn a lesson from (a misfortune); to profit from (another´s example). - anlatmak to teach, lecture (to a class). -i asmak to cut a class, skip class. - çalışmak to study. - göstermek /a/ to teach. - kesimi end of a school term. - kitabı textbook. - olmak /a/ to be a lesson (to). - vermek /a/ 1. to teach. 2. to give (someone) advice; to be a model (to). 3. to rebuke, scold. - yapmak to have a class, teach or study a lesson." -
8 hisse
hisse s\hissesini almak seinen Anteil bekommenbir olaydan \hisse kapmak eine Lehre aus einem Ereignis ziehenkıssadan \hisse die Moral von der Geschichtekıssadan \hisse almak [o çıkarmak] von der Geschichte lernen [o eine Lehre ziehen] -
9 ibret
bir şeyden \ibret almak etw zum Exempel nehmen\ibretin kudreti abscheulich
См. также в других словарях:
ders almak — 1) bir konu üzerinde bir öğrenci yetkili bir kimseden bilgi edinmek 2) mec. bir olaydan deneyim kazanmak, ibret almak Yapılacak şey gördüğümüz vakalardan ders almaya çalışmaktır. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
ders — is., Ar. ders 1) Öğretmenin öğrenciye belirli bir sürede verdiği bilgi Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu. S. F. Abasıyanık 2) Bu bilgi aktarımı için ayrılan süre Dersin bitmesine beş dakika var. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
meşk almak — ders almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ibret almak — ders almak Azizim, korkarım ki günün birinde bizi tamamıyla mahvedecek şey de bu olmasın; karşımızdakilerden biraz ibret almalıyız, efendim. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıssadan hisse almak (veya çıkarmak) — anlatılan bir olaydan ders almak O zaman, diplomatlar bu kıssadan lazım gelen hisseyi çıkarmasını bilmişler miydi? Ne gezer! Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
örnek almak — 1) bir kimseye huy ve davranışta uymak, birini ölçü olarak benimsemek Atatürk sarı bıyıklarını kestiğinden bu yana devlet adamlarının çoğu onu örnek aldılar. H. Taner 2) bir şeyden kendisi için ders çıkarmak Bu çocuk babasını örnek alıyor. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hisse almak — 1) zarara uğramak İstanbul kahvelerinde bu sıkıntıdan en büyük hisseyi alan sanatkârlarımızdandır. B. R. Eyuboğlu 2) ders çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
feyzalmak — den, Ar. feyż + T. almak Etkilenmek, olgunlaşmak, ders almak Umarız ki güzel yazılarınıza burada da devam edeceksiniz. Biz onlardan çok feyzaldık. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
uslanmak — nsz 1) Yadırganan, ayıplanan davranışlardan vazgeçmek, davranışlarına düzen vermek Deli eniştemiz bir hayli yaşlanmıştı fakat hiç uslanmış değildi. A. Ş. Hisar 2) Herhangi bir olaydan ders almak, aklı başına gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hisse çıkarmak — (kendine) ders almak Siz niçin bundan kendinize hisse çıkarmıyorsunuz? Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
SEM'-İ HİKMET — Hikmetli sözleri dinlemek. Hikmetten ibret ve ders almak. En hayırlısına tabi olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük